Türkiye’nin yeni
bir anayasaya ihtiyacı var. Adaletin tesis edilmesi, toplumun farklı
kesimlerine uygulanan ayrımcılıkların ortadan kaldırılması, farklı kültürler ve
inançlar arasında eşitliğin sağlanması için yeni bir anayasaya ihtiyacımız var.
Ancak önümüze konulan anayasa paketi, herkes için adaleti gerçekleştirmekten
uzak. Bu değişiklikle güçlünün egemen olacağı bir anlayış tesis edilecek. Bu
yüzden böylesi bir anlayışa en başta karşı çıkması gerekenler, hakkı ve adaleti
ayakta tutmaya çalışanlar olmalıdır.
Bu toplumda kimliğimizden
dolayı haksızlığa uğramış olsak da, sahip olacağımızı düşündüğümüz gücün hatırı
için, bir başkasının uğrayacağı adaletsizliğe göz yummak ilkelerimize ters düşen
gayri ahlaki bir hevestir. Güçlünün
haklılığı değil, haklının güçlülüğünden yana olmalıyız!
İlkelerimiz,
kim olursa olsun sorgulanamaz, denetlenemez, frenlenemez tek adam iktidarının
adalet değil zulüm getireceğini hatırlatır bize. Sınırsız ve denetimsiz bir güce
izin vermek, hem o kişiye hem de topluma yapılmış büyük bir kötülüktür. Pusulamız;
kaygılarımız, yandaşlarımız, karşıtlarımız değil, değerlerimiz olmalıdır.
Güç hayaline
kapılmak, çoğunlukla tersine dönen ve altında kalınan bir akıbeti doğurur. Ne
zalim ne de mazlum durumuna düşmemek için eksenimiz, gücün tek sahibi olmak
değil, hak, adalet ve istişare ile yönetimin ortak paylaşımı olmalıdır.
16 Nisan’da referanduma
sunulan 18 maddelik anayasa değişiklik paketi, toplumdaki kronik
sorunları çözmek bir yana daha da ağırlaştıracak bir yapıdadır. Yürütmeyi,
yasama ve yargı karşısında çok kuvvetli yapmaktadır. Oysa adil bir yönetim,
güçlerin kontrolüne ve anında denetlenmesine bağlıdır.
Gücü ele
geçirenin keyfileşeceği böylesi bir anlayışa, zamanında "Herkes için Adalet" diyen bizlerin razı olması mümkün
değildir ve en başta bu sebeple bu
değişikliğe karşı çıkmalıyız!
Kuvvetler
ayrılığının sağlayacağı adalet için sarf edilecek her çaba, kuvvetin tek elde
toplanması nedeniyle oluşacak haksızlıklardan çok daha güçlü ve değerlidir.
Toplumun gerçek istikrarı, geçici, yanlı güç hayallerinden değil, adil bir
demokratik katılımdan geçer.
Yakın
tarihimizde gücün tek elde toplanmasının yol açtığı toplumsal afetleri gördük:
Suriye politikasının çökmesi,
Mavi Marmara katliamı,
Halkın yoksullaşması,
Yolsuzluk ve hırsızlıklara sessiz kalınması gibi olaylar karşısında hesap sorulamamıştır.
Bizler aynı
filmi tekrar seyretmek istemiyoruz. Güçlü olanın kimliğine göre tavır
değiştirenlerden olamayız. Gücü esas
alan, ahlaki bir sonucu hayal etmesin; ortaya çıkacak sonuç güçler
savaşıdır. Böylesi bir sonuç bu topraklardaki hastalıkları arttıracaktır.
Yeni bir
anayasa, farklı tüm toplum kesimlerinin omuzları üstünde yükselen, zor ve uzun
da olsa toplumsal bir uzlaşma ve sözleşmeyi hedeflemelidir!
Dinî
referansların tek adamlığı onaylaması mümkün değilken; en başta da Medine Sözleşmesi gibi çokluk, paylaşım
ve yönetimde istişare geleneği ortadayken tek adam söylemleri temelsizdir.
Biz Müslümanların kendi aramızda
işleri birbirimizle danışarak yapmamız gerektiği ve özel olarak Kur’an’da bununla
ilgili ‘’Şura Suresi’’nin olduğu
malumdur. Bu da toplu denetim, istişare ve danışma ile yönetimde eşit ve adil
ortaklığı esas almaktadır.
Biz Müslümanlar, Allah’ın tek olduğuna inandığımız gibi yönetimlerin
de ortaklık olduğuna inanmadıkça hakça bir yaşama kavuşamayız!
28 Şubat Darbesinde
baskıya uğrayanlar olarak, o dönemde yaşadığımız zulmün, bugün
benzerlerimiz tarafından daha şiddetli bir şekilde tüm topluma uygulanması,
getirilmek istenen sistemle yapılabilecekler açısından ibret vericidir
kanımızca.
Bu nedenle, 28 Şubat
zulmünün hedef aldığı kesimlerden olan bizler bugünün zalimi olmaya karşı çıkıyoruz!
15 Temmuz darbe girişimine de karşı çıktık ve bundan sonrasında
beyaz bir sayfa açılmasını istedik. Ama önümüze getirilen teklif daha çok
demokrasi sunmadığı gibi, sorunları daha çok arttıracak içeriktedir.
Darbeleri önlemek, güçler ayrılığına uymakla, bir gücün diğerlerini boyunduruk altına almamasıyla sağlanır.
Darbeleri önlemek, güçler ayrılığına uymakla, bir gücün diğerlerini boyunduruk altına almamasıyla sağlanır.
Bütün müslümanlara, dindar kamuoyuna, halkımıza
sesleniyoruz!
Kimsenin mağdur
ve mazlum olmaması için;
Tekçi yönetim
değil, istişare ve yönetimde ortaklık için;
Hak, Adalet ve Vicdan için "HAYIR" diyoruz.
Gelin, bu itirazı
birlikte yükseltelim; hak ve adalet arayışımıza bir "HAYIR"
ile sahip
çıkalım!
HAK ve ADALET PLATFORMU
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder